TURGAY TUNA / Sarayburnu'ndaki Heykel

Cumhuriyetin ilk yılları..

Yangın, yıkım, düşman ateşi içinden çıkmış; esaret altındaki öteki mazlum ülkelere bağımsızlık kıvılcımlarını uçuran bir ulusun gurur ve şevk dolu yılları..Ceha-letten, yobazlıktan kurtulmanın çarelerini arayan, araştıran başkent Ankara’da üst üs-te yapılmaya başlanan aydınlanma ve çağdaşlaşma reformları…Yobaz kafaların al-datmacalarıyla uzun yıllar kapalı kalmış, kapanmış, kapalılıktan ruhu, kadınlığı karar-mış kadınlarımızın aydınlık içinde kendi değerlerini ve kişiliklerini bulmaya başladık-ları o sancılı ilk yıllar..


İşte, kendi ayakları üzerinde dimdik durmaya başlayan çağdaş, laik Tür-kiye Cumhuriyeti’ nin şevk dolu bu ilk yıllarında demiryollarından elektriğe, havaga-zından belediye hizmetlerine ulusallaştırılmaya başlanan kurumların yanı sıra; kent-lerde, yerleşimlerde oluşturulan yeni ve modern şehircilik anlayışı çerçevesinde inşa edilen yollar, meydanlar, yapılar ve tabii ki bütün bunları süsleyecek olan laikliğin, ba-ğımsızlığın, çağdaşlığın simgeleri heykeller..Cumhuriyet hükümetinin aldığı bir karar-la önce başkent Ankara’nın belirli yerlerine, ardından İstanbul ve İzmir’e, daha sonra da belirli kentlerin meydanlarına heykel ya da figüratif heykel gruplarının yer-leş-tirilmesine başlanır. Bunun için, o dönemin Avrupa’sındaki ünlü heykeltıraşlarla görü-şülür. Bunlar arasında Avusturyalı Krippel 1925 yılında Ankara’ya kadar gelir, Gazi Paşa’nın huzuruna çıkar, yapacağı ilk heykel İstanbul’a dikilecektir ve yer olarak da kenin en önemli noktalarından biri olan Sarayburnu seçilmiştir. Krippel, birkaç kez Çankaya’ya gelip, heykelde kullanacağı Gazi Paşa’nın birkaç pozunu çizer, taslakla-rını hazırlar. Ardından Avusturya’ya döndüğünde, Viyana’daki atölyesinde kalıbını çı-kartıp bronza döker. Bütün her şey tamamlanıp ortaya çıktıktan sonra da, Gazi Pa-şa’nın heykeli İstanbul’a gönderilir, belirlenmiş olan yerine dikilir, çevresinin de dü-zenlenmesinden sonra 6 Ekim 1926 tarihinde yapılan büyük bir törenle açılır. Sa-rayburnu’ndaki heykel İstanbul’daki ilk Atatürk heykeli olup, İstanbul halkının büyük kurtarıcıya gösterdiği bir şükran ifadesidir. O kurtarıcı ki, denize döktüğü düşmanların ardından Türk ulusuna gurur, erdem dolu bağımsız ve laik bir cumhuriyet kazandır-mış, tüm yurttaşların başlarını dik, beyinlerini uyanık tutmalarına vesile olmuş-tur..Heykelin açılış tarihinden tam dört yıl öncedir ki, üç yıl boyunca işgal ordularının çizmeleri altında ezilen İstanbul, Mustafa Kemal’in Anadolu’da kazandığı büyük za-ferle yeni baştan hürriyetine kavuşmuştur. Gazi Mustafa Kemal Paşa, İstanbul hal-kının kadirşinaslığına şu sözlerle cevap verir :

Muhterem İstanbul halkının ilk defa heykelimi dikmek suretiyle göster-diği yüksek kadirşinaslıktan ve resm-i küşat münasebetiyle hakkımda izhar buyrulan necip hissiyattan dolayı samimi şükranlarımı arz ederim."

Sarayburnu’ndaki heykel 1926 yılından bu yana İstanbul’u gözler durur. Daha doğrusu, Sarayburnu’ndan İstanbul’a bakan Atatürk, 86 yaşına girmiş olan Tür-kiye Cumhuriyeti’ne bakar buradan. Büyük zorluklarla aşılmaya çalışılmış yıllar sırala-nır bir bir gözleri önüne. Ama, kimileri tarafından çağdaşlık fazla görülür bu ülke için, Kimi ulusların yıldızlara ulaşmaya çalıştığı 21. yüzyılda, maalesef geri kalmışlığın göl-gesinde çırpınan; başkalarının otomobilini, uçağını, makinesini yapmakla yıllarını har-cayan; inşa ettiği dünyanın en büyük süper-marketi, hapishanesi ya da adliye binası ile övünen bir Türkiye vardır Sarayburnu’ndaki heykelin yaşlara boğulan gözleri önünde…